Bilgi Üniversitesi Genetik Mühendisliği bölümü son sınıf öğrencisi Gizem Yurdakul’un
çocukluk hayali aşcı olmak. Suadiye Cafe’de üç ay boyunca gönüllü staj yapan ve
paradan ziyade yemek yapmayı öğretmelerini istediğini ifade eden Gizem Yurdakul
ile aşçılık stajını konuştuk.
Aşçılığın kendisi için ileriki yaşlarında
keşfettiği bir tutku olduğunu söyleyen Gizem Yurdakul “Neden tek bir mesleğimiz olması gerektiğini anlamıyorum. İnsan bir
meslekte uzmanlaşıp öteki ilgilerini hobiye dönüştürebilir belki ama
tutkularını değil” diyor ve ekliyor “Aşçılığa ilgim sanırım sevdiğin birine
yemek yapmanın sevgini belli etmenin en güzel ve doyurucu yolu olduğunu
keşfetmemle başladı. Evimize gelen bir misafire, özellikle yeni tanıştıklarımı
sevdiysem, ilk iş mutfağa koşup sahanda iki yumurta kırıp, o yumurtaları
salonun baş köşesine, belki de son derece resmi olan misafirin önüne koymak
oluyordu.”
Gizem Yurdakul yemek yaparken
Suadiye Cafe’ye hevesinin geçici
olmadığını ispatlamak için yaptığı konuşmadan sonra haftanın belirli günleri
sabah 07.00’dan 23.00’a kadar staj yapma imkanı bulmuş. Staj süresinin çok keyifli ve tecrübe dolu geçtiğine değinen
Yurdakul “İşe başladığımın ikinci günü, benim
bedenime uygun aşçı kıyafetleri buldular. Mutfaktaki tüm çalışan ağabeylerim
başta olmak üzere garson, bar ve işletmedeki tüm personel bana bir şey öğretmek
için çaba gösteriyordu” dedi. Mutfak ve aşçılık deyince aklına ilk kural olarak
organize çalışmak, mutfak araç gereçlerine hakim olmak ve yemek yapmaya
başlamadan önce hazırlık aşamasını iyi organize etmek geliyor.
“Bir şefin kalitesini yemeğini tatmadan önce üniformasının ve
özellikle manşetlerinin temizliğinden anlayabilirsiniz”
Staj döneminde öğrendiği tüyolar
ise çok ilginç. “Her tabak müşteriye gitmeden önce paspaslanır, her sos
yemeklerde kullanılmadan önce baş aşçı ve baş aşçı yardımcısı tarafından
tadılır. Her ürün dolaplarda steril kapların içinde ve tarihli etiketlerde
saklanır. Mayonez ve krema yapmak iyi kol kası yapar. Yumurtayı pişirmeden
beyazlatmak için bir damla sirke tadını bozmaz ama ona düşeni yapar” diyen
Yurdakul’a göre stajının ilk günleri en zor, karmaşık ve yoğun geçen dönemleri.
Mutfağa alıştıktan sonra ise daha sistematik ve sakin çalıştığını dile getiriyor
ve ekliyor “Staj yaparken tuttuğum not defterinden hala faydalanıyorum. En
basitinden tost içine koyduğunuz kaşar peyniri rendeleyip koyarsanız öteki
malzemelerle çok daha iyi harmanlandığını fark edeceksiniz” diyor.
Gizem Yurdakul'un yaptığı imam bayıldı
Stajın bitmesine yakın ortalama
bir şefle aynı sürede tabağı çıkartabilir hale geldiğine ve hiçbir yemek
eğitimi almadan hazırladığı tabakların müşterilere ulaşmasına hala inanamıyor. Mutfakta
keskin ve kocaman bıçaklarla hızlı doğrama egzersizleri
sırasında defalarca kestiği parmaklarını saymazsak hiçbir kaza yaşamadığını
söyleyen Gizem Yurdakul’un kadın aşçılarla ilgili düşünceleri ise şöyle “Ben
konuştuğum tüm şeflerden bu sektörde yükselmenin kadınlar için tüm mesleklerde
olduğundan daha da zor olduğunu duydum. Çok yüksek gerilimli bir iş, zor
çalışma saatleri ve yüksek rekabetin kadınlara göre olmadığı kanısındalar. Ve
evet hiç kadın bir aşçıyla sohbet etme fırsatı bulamadım. Aşçılığın kadınlar
için özel bir zorluğu olduğunu düşünmüyorum ancak aşçı olmaya karar verdiyseniz
bilmeniz gereken en önemli şeyin herkes için tatilin sizin için fazla mesai
demek olduğudur. Bunu en iyi babalar gününe özel pazar brunchunda, o sabah orda
bulunan her baba- kız için babamdan uzak omlet pişirirken anladım.”
Fotoğraflar: Hazan Celhunz-Gizem Yurdakul'un arşivi
Haber türü: Foto haber
Fotoğraflar: Hazan Celhunz-Gizem Yurdakul'un arşivi
Haber türü: Foto haber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder